Basın açıklamasını izlemek için : https://www.youtube.com/watch?v=PCa2mYpO3bE
BASINA VE KAMUOYUNA
Değerli Meslektaşlarım; Basınımızın kıymetli temsilcileri
15 Haziran 2020 günü, bir dönem içerisinde ikinci kez adli yılı açtığımız bir tarihe tanıklık ediyoruz. Bizler, yaklaşık üç aydır hukukun, insan onurunun, sosyal devletin ve yaşam hakkının kıymetini iliklerimize kadar hissettik. Bir olmanın ve birlikte olmanın değerini bir sefer daha anladık.
Yaşamak için evlerde kaldığımız bu süreçte; bugüne kadar yürütülen politikalarla ekonomik kaosa sürüklenen meslek grubumuzun, pandemi süreci ile iyice artan sorunlarına çözüm beklerken, baroları bölme, parçalama ve sindirme projesi, uzun yıllardır düzenli aralıklarla olduğu gibi yine raftan çıkarılmış ve bir tehdit olarak tekrar sunulmuştur. Tehdit konusu olan her şey özünde bir cezalandırmadır ve baroların seçim sistemlerinin değiştirilmesi adı altında işlevsizleştirilmesi öncelikle avukatların yalnızlaştırılması, devamında ise ülke üzerinde yaşayan her bireyin açıkça cezalandırılmasıdır.
Adaleti adalet yapan tüm ilkelerin felsefesi insan onuru ise, insan onurunun yeryüzünün güçlülerine karşı teminatı da avukatlardır ve devletin temeli olan adaletin sağlanması için inşa edilen binalar, içinde bağımsız barolar ve avukatlar olmadığı zaman bir infazhaneden farksızdır.
Çünkü Barolar hak arama hürriyetinin başlangıcı, ilk basamağıdır.
Barolar, avukatı gelmeden hiçbir görevlinin ifadesini alamayacağı çocukların hemen yanıbaşındadır.
Barolar; artık yaygın bir katliama dönmüş kadın cinayetlerinde tüm duruşma salonlarındadır.
Barolar; bir avukat tutmaya ekonomik gücü yetmeyen her bireyin bir telefon kadar uzağındadır.
Barolar; Alpu Ovasının, Kaymaz’ın, Kazdağları’nın, Salda’nın, Cerattepe’nin, ve yok edilmeye çalışılan tüm ormanların kök saldıkları topraklardır.
Barolar, herkesin üzülmekten başka bir şey yapmadığı hayvanların haklarını, inadına o adalet saraylarında haykırandır.
Barolar, hukuk devletinin ve hak arama özgürlüğünün yılmaz savunucuları; haksızlık kimden gelirse gelsin ve kime yönelirse yönelsin hiçbir ayrım gözetmeksizin haksızlığın karşısında vatandaşın yanında yer alan ve evrensel hukuk ilkelerini kendine varlık sebebi yapmış tarihi kurumlardır.
Bu sebeple baroların parçalanması, susturulması sadece avukatların değil çocukların, kadınların, adalete erişimde dezavantajlı tüm grupların ve istisnası olmadan herkesin susturulmasıdır. Baroların parçalanması, hukuk devletinin yok edilmesi ve ülkemizde insan onurunun güvencesi olan tüm kalelerin yıkılmasıdır.
Barolar Anayasamızın 135. Maddesinde kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olarak belirtilse de özünde devletin üç kurucu erkinden birisi olan yargı erkinin asli ve kurucu unsurudur. Bu sebeple, bir meslek örgütünün ötesinde bir konuma sahiptir. İddia makamının karşısında güçlü bir baro ve güçlü bir avukatın olmadığı bir yargılama düzenine yargılama değil yargısız infaz denir.
Çoklu baro sistemi maalesef barolarımızı siyasetin göbeğine koyma girişimidir. Siyasi , etnik ve mezhepsel kökene göre kurulacak baroların önceliği, ortak payda olan hukukun üstünlüğünü savunmak değil, belirli bir ideolojinin sesi olarak ortaya çıkacaktır. Getirilmek istenen bu düzenleme her geçen gün kan kaybeden yargı sistemine bir darbe daha vurmaktır.
Avukatların ve onların meslek örgütü olan Baroların gündemi Nispi temsil ve çoklu baro sistemi değildir.
Baroların gündemi ; Adil yargılanma hakkıdır.
Baroların gündemi ;Kadın cinayetleri ve çocuk istismarının önlenmesidir.
Baroların Gündemi ; Üstünlerin hukukunun değil, hukukun üstünlüğünün kaim olduğu bir devlet düzenin inşaasıdır.
Baroların gündemi; Meslek mensuplarının özlük hakları ve iş alanlarının genişletilmesi, avukatın delil toplama yetkisinin güçlendirilmesi, yeni hukuk fakültelerinin açılmamasıdır.
Baroların gündemi; Yürütmenin yargı üzerindeki tahakkümünden vazgeçmesi, yargının tam bağımsızlığının sağlanması, liyakat sahibi kişilere yargılama yetkisinin verilmesi, savunmanın elinin güçlendirilmesine yönelik çalışmaların yapılmasıdır. Bizim gündemimiz bunlardır. Asıl gündemimiz olan sorunları çözmeden, Ülkemizde yargıya ilişkin tüm sorunlar çözülmüş gibi, yamalı bohça misali yapılacak avukatlık kanunu değişikliği fikrinden vazgeçilmesi, sahada görev alan ve yargılama süreçlerinde karşılaşılan sorunları birebir bilen Baroların içinde olduğu ve savunma makamını uluslararası standartlarda görev ifa edebilen , yargının asli ve kurucu unsuru fonksiyonunu güçlendirecek bir avukatlık kanunun hazırlanması gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz.
Baroların görüş ve önerileri dahi sorulmadan yapılacak avukatlık kanunu değişikliğinin asla meşru olmayacağını belirtiyoruz.
Geçen süreçte tüm iyi niyetimizle, devletin önemli makamlarıyla birebir yaptığımız görüşmelerde maalesef olumlu bir sonuç alınması mümkün görülmemiştir. 80 Baro 19 Mayıs ve 1 Haziran bildirilerimize bağlı kalarak, ilk demokratik eylem planımızı bugünkü basın açıklamamızla hayata geçiriyoruz. Bundan sonraki süreçte, onurumla üzerimde taşıdığım cübbemle ANKARA’ya yürümek dahil, her türlü demokratik tepkiyi ortaya koyacağımızı
Hukuktan başka kimsesi olmayan herkes adına, hiç yılmadan “bir” olacağımızı tüm kamuoyuna saygılarımızla bildiririz.