Basına ve Kamuoyuna…
1960 yılı 25 Kasımında
Dominik Cumhuriyetinde Trujillo rejimine karşı
özgürlük mücadelesi veren 3 kadın, bir uçurumun dibinde ölü bulundu. Diktatör
yandaşları tarafından tecavüz edilen ve dövülerek öldürülen Mirabel
kardeşlerin, uğradıkları bu şiddetle hayatlarını kaybetmeleri unutulmadı ve
Birleşmiş Milletler'in aldığı kararla 25 Kasım tarihi ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü'
olarak ilan edildi.
2018 yılı içinde bugüne
kadar 337 kadın, başta kocaları, babaları, sevgilileri olmak üzere erkekler
tarafından öldürüldü. Sayısız kadın, psikolojik, fiziksel, ekonomik ve cinsel
şiddete – erkek şiddetine- maruz kaldı,
cinsiyeti sebebiyle ayrımcılığa uğradı.
Erkek egemen anlayış,
şiddeti her gün yeniden üretiyor ve şiddet farklı formlarda karşımıza çıkmaya
devam ediyor. Günlük hayatlarımızda her
birimizin farklı boyutlarda karşılaştığı erkek şiddetinin yanı sıra, kimi zaman
bir kadın şarkıcıya yönelen fiziksel şiddeti, kimi zaman iktidar gücünü elinde
tutanların “kadının nafaka hakkını gasp etmeye çalışmasını” , kimi zaman bir
dekanın kadınlara aile dışında yaşam hakkı tanımayan açıklamalarını dehşetle
izliyoruz.
Kadın kazanımlarını hukuken ortadan kaldıracak yasal düzenlemelerin
yapılmaya çalışılması, laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşılması, iktidarın,
kamu-kurum ve kuruluşlarının, kadını ev ve aile kavramları üzerinden tanımlayan
söylemleri, medya organlarında kullanılan şiddeti olağanlaştırmaya yönelik dil,
kadına karşı şiddet eylemlerini arttırmaktadır.
Aile hukuku ve kadına karşı şiddet alanında uzlaşma ve arabuluculuk
uygulamasının düşünülmesi, 6284 sayılı yasanın budanmaya çalışılması, nafaka hakkının
kısıtlanması yönünde değişiklikler kadına yönelik şiddeti arttıracağı gibi tarafı
olduğumuz İstanbul Sözleşmesi’nin de açık ihlali olacaktır.
Eskişehir Barosu
Kadın Hukuku Komisyonu olarak ülkemizde yaşanan kadın hakları ihlallerine
karşı, kız kardeşlerimizle birlik ve dayanışma içinde olmayı sürdüreceğiz.
İktidarın kadınların
haklarını gasp etmeye yönelik girişimlerine, medyanın şiddeti
olağanlaştırmasına, sistematik şekilde ekonomik olarak güçsüz bırakılan
kadınların nafaka haklarının kısıtlanmasına, kadını eve ve aile içine hapseden,
siyasetten, iş hayatından, sosyal hayattan uzak tutmaya çalışan eylem ve
söylemlere, kadın katillerine ve tecavüzcülerine uygulanan “iyi hal” ve “haksız tahrik” indirimlerine, izin
vermeyeceğiz.
Kadınların ve
çocukların uğradığı şiddeti ve onlara sunulan geleceği bir kader olarak görmüyoruz.
Biz kadın hakları için
mücadele veren avukatlar olarak, kadına yönelik şiddete karşı “erkek yargı” ya
rağmen kız kardeşlerimiz için adaleti tesis etmek adına Eskişehir’de var
gücümüzle emek vermeye devam edeceğiz. Yaşasın Kadın Dayanışması!
ESKİŞEHİR BAROSU
KADIN HUKUKU KOMİSYONU