HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ SAVUNMAK VE KORUMAK GÖREV VE SORUMLULUĞUMUZ KAPSAMINDA YAŞANAN HUKUKSUZLUKLARA KARŞI BASIN AÇIKLAMASI
SİLİVRİ MAHKEMELERİ HUKUKA MEYDAN OKUMAKTA VE DİRENMEKTEDİR
Kamuoyunda Ergenekon olarak bilinen davada Anayasa Mahkemesinin tutukluluk sürelerinin 2 kat uygulanmasına dair hükmü iptalinden sonra Mahkemelerin artık bir zorunluluk haline gelen tahliye kararı vermemesi nedeniyle dosya avukatlarının yaptığı tahliye başvurularının reddi ve bu karara 14. Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde yapılan itirazların reddi kararları hukuk tanımazlıktır,keyfiliktir. Birleşmiş Milletlerin ilgili birimleri ,Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Dünya Kamuoyu dahi artık yeter derken hukuku hiçe saymak gerçekten bir keyfiliktir.Anayasa Mahkemesi kararı olmasa da kuvvetli suç şüphesinin ve kaçma tehlikesinin bulunmaması nedeniyle Adli Kontrol hükümleri ile tahliyeler verilebilirdi. Silivri Mahkemeleri hukuka meydan okumakta ve hukuka direnmektedir. Anayasa Mahkemesinin iptal hükmünün 1 yıl sonra yürürlüğe gireceğine dair kararı da ayrı bir hukuksuzluktur. Ama aslolan Anayasa Mahkemesinin tespitidir.Bu tespitin gereği yapılmalı, özgürlükler ertelenmemelidir.Kimseye tutukluluğunuz hukuka aykırı ama 1 yıl daha katlanın diyemeyiz.
YARGITAY " BURADA HAKİMLER VAR " DİYECEK Mİ?
Kamuoyunda Balyoz olarak bilinen davanın Yargıtay'daki duruşması devam ediyor. Fezlekelerin büyük oranda iddianameye, yine büyük oranda iddianamelerin esas hakkında mütalaaya ve maalesef karara yansıdığı davada tebliğname de aynı kapsamdadır, bu sebeple hukuk adına hiçbir umudumuz kalmamıştır. Delillerinin neredeyse tamamı her zaman herkesin rahatlıkla oluşturabileceği digital verilere dayalı olan davada Yargıtay'ın "burada hakimler var, hukuk var,adalet var " diyeceğini düşünmüyoruz, ama umut ediyoruz.
GEZİ DİRENİŞİNDEKİ BARIŞÇIL EYLEMCİLERE KARŞI SİVİL POLİSLERİN SOPA KULLANDIĞI KABUL EDİLMİŞTİR.
İçişleri Bakanının kamuoyuna yansıyan genelgesinde çok önemli satırbaşları var. Genelgede Polise " sopa gibi mevzuata aykırı materyallerle müdahale etmeyin". Demekki Polis sopa kullanmış, elbette sopa kullananlar da üniformalı değil, sivil polisler. Sormak gerekir Polisler durup dururken sivil olarak giyinelim , elimize de sopa alalım ve eylemcilere böyle müdahale edelim der mi ? O İldeki üst düzey Emniyet Müdürlerinin /Amirlerin en önemlisi Vali'nin bilgi ve izni olmadan hangi Polis ya da Polisler bu davranışa girerler? Eskişehir ölçeğinde Ali İsmail KORKMAZ olayında kamuoyuna yansıyan kamera görüntülerinde sivil giyimli kişilerin elinde sopa vardır ,en önemlisi görüntülerde sadece Emniyette bulunduğu iddia edilen gaz maskesi takan kişiler de vardır, bunlar İç İşleri Bakanının bahsettiği polisler mi dir? Eğer böyleyse bu polisler kimdir ve bunları kim görevlendirmiştir? Bu soruların muhatabı bellidir , eğer doğru olarak cevaplanıp gereği de yapılmazsa sorumlular kamuoyu vicdanında mahkum edileceklerdir. Buradan bir kez daha sesleniyoruz : Eskişehir Barosu Ali İsmail KORKMAZ dosyasında maddi gerçeğe ulaşana kadar mücadele edecektir.
AÇILIM ,BARIŞ SÜRECİ BÖLÜNMEYİ GETİRMİŞTİR
Bir ülkenin herhangi bir bölgesinde egemenlik yetkiniz askıya alınmışsa, barış süreci diyerek birlikte çeşitli pazarlıklar yapılan zihniyetin uzantıları kendi yürütmesini, yargısını, maliyesini hatta ordusunu kuruyorsa bunun adı de facto bir devlettir ve ülkemizin bir kısmının bölünmesidir. Ama iktidar sahiplerinin gücü bunlara değil masum gezi direnişçilerine, Türk bayrağı taşıyanlara, tencere-tava çalanlara yetmektedir.Başbakan gezi direnişinde ölen eylemcilerle ilgili "polise şiddet uygularken ölenler" diyebilmiştir. Ülkenin fiilen bölünmesinin sorumluları bellidir ve sorumluluk varsa mutlaka gereği yapılacaktır. Çünkü Anayasa'da "üniter devlet" diyor.Bunun aksine olan tüm işlem ve eylemler de TCK'da suç olarak düzenlenmiştir.
"FAŞİZME KARŞI BİRLEŞMEYENLER , FAŞİZMİN ZİNDANLARINDA BULUŞURLAR " (Bertolt Brecht)
Defalarca yaşadığımız sürecin faşizm hatta teokratik faşizm olduğunu belirtmiştik.Muhalif olan ya da öyle algılanan herkes istinasız hedef alınmaktadır. Gezi direnişini başlattığı iddiası ile TMMOB hedef seçilmiş ve bir gece yarısı operasyonuyla en önemli ekonomik kaynakları yok edilmiştir. En son insanlık adına takdir edilen bir davranış sergileyen Divan Oteli görevlilerinin bu eylemi nedeniyle Koç grubu hedef alınmış ve inceleme adı altında baskınlar düzenlenmiştir. Bunların hiç biri tesadüf değildir. Rövanşist uygulamanın da biteceğini zannetmiyoruz. Faşizm artık zirve yapmıştır. Hukuk Devletinin olduğu yerde bunlar olamaz.Hukuk Devletinin olmadığı yerde de Polis Devleti vardır. İktidar ileri demokrasi diyordu, başaramadı ,ama faşizmin ilerisini başardı. Fakat olayların buralara kadar geleceği yıllar öncesinden belliydi, yapılan uyarıları kimse ciddiye almadı. Bertolt Brecht'in " Faşizme karşı birleşmeyenler , faşizmin zindanlarında buluşurlar " sözünü hatırlatıyor, saygılarımızı sunuyoruz.
Av.Rıza ÖZTEKİN
ESKİŞEHİR BAROSU BAŞKANI