76 yıl önce bugün yani 5 Aralık 1934’de Türk Kadını seçme ve seçilme hakkına kavuşmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu son dönemlerinden günümüze kadın haklarının gelişimine bakacak olursak, 1839 yılında çıkartılan Tanzimat Fermanı sonrasında, toplumda batılılaşma hareketinin etkileri görülmeye başlamış, kadınlar haklarını talep etmeye başlar hale gelmiştir. 1847 yılında kölelik ve cariyelik kaldırılmış, takip eden süreçte 1857’de veraset haklarında kız ve erkek çocukların eşit bir konuma getirilmesi sonucuna ulaşılmıştır. 1842’de ilk ebelik kursları, 1858’de ilk kız ortaokulları, 1863’te ilk sanayi okulları, 1870’te kız öğretmen okulları açılmıştır. II. Meşrutiyet döneminde ise İnas Darulfununu adı ile kızlar üniversitesi açılmıştır.
1915 Balkan Savası sırasında erkeklerin çoğunun orduya katılması sonucu azalan işgücünü takviye etmek mecburiyetiyle kadınların işgücüne katılımı giderek artmış, 1924 Anayasası(Teşkilat-i Esasiye Kanunu), ilk öğretimi kadın-erkek ayrımı yapmadan tüm çocuklar için zorunlu tutmuştur. 4 Ekim 1926’da kabul edilen Medeni Kanun ile yapılan değişikliklerle, kadın ve erkek yasa önünde, evlilik, boşanma, velayet, veraset gibi konularda eşit haklara sahip kılınmıştır.
Fransa ve İtalya’da kadınlara 1946’da, İsviçre’de ise 1971’de seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. Türkiye’de ise , 1930 yılında kadınlara belediye seçimlerinde seçme, 1933 yılında çıkarılan Köy Kanunuyla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakları Atatürk’ün “ siyasi hayatla, belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk Kadını bu sefer de, milletvekili seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin pek çoğunda kadınlardan esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu selahiyet ve liyakatla kullanacaktır” sözleriyle verilmiştir.
Yasa değişikliğinin ardından 1 yıl sonra 1935 yılında yapılan seçimlerde, 18 kadın milletvekili %4.5 lik oranla Meclise girmiştir. 2007 Genel seçimlerinde ise parlamentodaki kadın milletvekili sayısı 50’ye yükselmiş olup, oransal olarak % 9.1’e karşılık gelmektedir.
Kadınların en önemli kazanımlarından biri olan seçme ve seçilme hakkının 76. yıldönümünde Türk kadınının bu hakkını, Atatürk’ün sözlerinde belirttiği gibi “selahiyet ve liyakatla” kullanmasının sağlanması, toplumda bu bilincin bütünüyle yaratılması ve yaygınlaştırılması gerekmektedir. Gerek sendikalar, gerek üniversiteler, gerek çalışma hayatında karar mekanizmalarında kadınlarımız yer aldıkça, kadınların elde ettiği haklar taçlanacaktır. Seçme ve seçilme hakkımızı aktif olarak kullanabilmemiz için, hem ülke genelinde hem yerel seçimlerde hem de siyasi partilerin kendi içindeki seçimlerde, kadınlar için pozitif ayrımcılık uygulaması büyük önem taşımaktadır.
Bu anlamda özellikle son 20 yıldır, dünyanın çeşitli ülkelerinde kadınların siyasal yaşamda gereğince temsil edilmelerini sağlayacak destek politikaları oluşturulmakta; uluslararası sözleşmelerle “cinsler arası eşitlik”, “pozitif ayrımcılık”, “kota” ve “özel önlemler” kavramları ulusal hukuk mevzuatlarına aktarılmaya çalışılmaktadır.
Eskişehir Barosu Kadın Hukuku Komisyonu olarak kadınların siyasete katılım oranının en az % 30’lara yükselmesi dileği, temennisi ve gayreti ile tüm kadınlarımızın 5 Aralık gününü kutluyoruz.