BASINA
VE KAMUOYUNA
Eskişehir Barosu Kadın
Hakları komisyonu olarak bugün sizlere kadın haklarını her seferinde yeniden
kazanmak zorunda kaldığımız adliyenin önünden sesleniyoruz.
Bundan 162 yıl önce eşit
işe eşit ücret için mücadele ederken öldürülen 126 işçi kadını, ülkemizde ve dünyanın her yerinde erkek
egemen sistemin ve erkek şiddetinin hayattan kopardığı tüm kadınları saygıyla
anıyoruz.
Son dönemde kadın
hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği aleyhine bilinçli ve organize bir çalışma
dört koldan yürütülüyor.
Kadınların yıllarca mücadele ederek kazandığı
haklarının siyasi iktidar tarafından tartışmaya açıldığını,
İstanbul Sözleşmesinin
kasti olarak uygulanmadığını,
6284 sayılı yasa ve
nafaka konusunda bir kara propagandanın siyasi zeminden de destek alarak
yürütüldüğünü,
Aile Hukuku alanında
zorunlu arabuluculuk kurumunun yasalaştırılmaya çalışıldığını,
Kadına yönelik şiddet
dosyalarının savcılıklarca uzlaştırmaya sevk edildiğini,
Erk sahiplerinin
toplumsal cinsiyet eşitliği aleyhtarı konuşmalarını,
Yerel seçimlerde kadın
adaylara hiç yer verilmediğini ya da vitrin görüntüsü oluşturmak için
seçilmelerinin mümkün olmadığı sıralardan ve bölgelerden aday
gösterildiklerini, görüyoruz.
Toplumun her alanına
yayılan ve siyasi iktidar tarafından desteklenen kadına yönelik ayrımcılık ve
toplumsal cinsiyet eşitsizliği sebebiyle kadınlara yönelik şiddet eylemleri her
geçen gün artıyor. 2018 yılında 367 kadın öldürüldü.
Türkiye tarafı olduğu,
Kadına karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi(CEDAW) ve
Kadına Yönelik Şiddet ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin
Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi)
gereğince toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamayı, yasalarda ve
uygulamada kadın-erkek eşitliğini sağlamaya yönelik her türlü önlemi almayı
taahhüt etmiştir.
İstanbul Sözleşmesi’nin
48. Maddesinde “Taraflar, işbu Sözleşme
kapsamındaki şiddet eylemlerinde arabuluculuk ve uzlaştırma da dahil zorunlu
alternatif uyuşmazlık çözüm süreçlerini yasaklamak üzere gerekli hukuki veya
diğer tedbirleri alır.” Hükmü yer
almaktayken aile hukuku davalarında arabuluculuğun getirilmeye çalışılması ve
kadına yönelik şiddet suçlarının uzlaşmaya sevk edilmesi sözleşme hükümlerine
açıkça ihlalidir ve bu tür düzenlemeler kadına yönelik şiddet eylemlerinin
artmasına sebep olacaktır.
Kadın
kazanımlarını hukuken ortadan kaldıracak yasal düzenlemelere,
kadınların haklarını gasp etmeye yönelik her türlü girişime, medyanın şiddeti
olağanlaştırmasına, sistematik şekilde ekonomik olarak güçsüz bırakılan
kadınların nafaka haklarının kısıtlanmasına, kadını eve ve aile içine hapseden,
siyasetten, iş hayatından, sosyal hayattan uzak tutmaya çalışan eylem ve
söylemlere, kadın katillerine ve tecavüzcülerine uygulanan “iyi hal” ve “haksız tahrik” indirimlerine, izin
vermeyeceğiz.
2018 yılında öldürülen 367
kadın eşi, eski eşi ya da tanıdığı bir erkek tarafından öldürüldü. Kadınların
bu ülkede can güvenliği sorunu varken bizler yaşam hakkımız için sokakta olmaya
devam edeceğiz. “Asla yalnız yürümeyeceksin” “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz”
diyerek diyerek kadın dayanışmasını
yükselteceğiz.
Bizler kadın hakları için mücadele veren avukatlar olarak, kadına yönelik her türlü ayrımcılığa karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Şiddete, sömürüye, eşitsizliğe karşı hayatın her alanında direnen kız kardeşlerimizi sevgiyle selamlıyoruz.