BASINA VE KAMUOYUNA
20 Kasım 1989 tarihinde
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda imzalanan Çocuk Hakları Sözleşmesi, toplam
197 ülke tarafından imzalanan tarihin en geniş katılımlı insan hakları
belgesidir.
Sözleşme ile taahhüt
altına alınan haklara ulaşamayan çocuklar ile çocukların karşı karşıya kaldığı
hak ihlalleri hakkında farkındalık oluşturmak amacıyla, 20 Kasım günü, Dünya Çocuk
Hakları Günü olarak kutlanmaktadır.
Birleşmiş Milletler
Çocuk Hakları Sözleşmesi, ağır savaş şartları ve yoksulluk altında olan
çocukların, yaşam standardını yükseltmek amacıyla çıktığı yolda tüm dünya
çocuklarının haklarını tek bir metinde toplayan, bu zamana kadar çocuk hakları
konusunda hazırlanmış en eksiksiz ve kapsamlı sözleşme haline gelmiştir.
Türkiye bu sözleşmeyi 1990 yılında imzalayıp, 1995 yılında onayarak taraf
haline gelmiştir.
Bu sözleşmenin
çocukların yaşama, gelişme, korunma ve katılımına ilişkin getirdiği ilkelere
rağmen çocuk hakları ihlalleri gün geçtikçe artmakta ve her koşulun mağduru yine
çocuklar olmaya devam etmektedir. Bugün dünyada işkenceye, kötü muameleye, tecavüze
uğrayan; mülteci olan; açlık ve yoksulluk içinde bulunan ve yoksulluğu yüzünden
istismara uğrayan milyonlarca çocuk bulunmaktadır.
Aradan geçen zamanda
dünyada olduğu gibi ülkemizde de çocuk hak mağduriyetleri artarak devam
etmektedir. Türkiye’de erken yaşta evlendirilen, çalıştırılan, tacize, tecavüze,
aile içinde istismara uğrayan ve susturulan, dilendirilen, sokakta yaşamak
zorunda olan, ayrımcılığa maruz kalan çocuklar yaşam mücadelesi vermektedir.
Yaşadığımız pandemi sürecinde geçilen uzaktan eğitim modeli de çocukların
eğitim noktasında yaşadıkları fırsat eşitsizliğini göz önüne sermiştir.
Türkiye’de çocuk istismarı ve çocuk hak ihlalleri
noktasında yapılan iyileştirme çabaları halen etkili bir noktaya
ulaşamamıştır.Hepimizin şahit olduğu çocuk hakları ihlalindeki ve suça
sürüklenen çocuk sayısındaki artış, yalnızca yasal düzenlemelerle
giderilemeyecek boyuta ulaşmıştır. Çocuk Haklarına Dair Sözleşmede yer alan,
devletlerin uymakla yükümlü oldukları asgari standartlara uygun olarak 2005
yılında yürürlüğe giren Çocuk Koruma Kanunu da hala çocukların hak ihlallerinin
önüne geçecek altyapıyı kurmayı başaramamıştır.
Öncelikli olarak çocuk haklarına ilişkin düzenlemeleri
politikalara göre değil, çocuğun yüksek yararını esas alacak şekilde gerçekleşmelidir.
Korunmaya muhtaç çocuklara koruyucu ve destekleyici tedbirlerin
sunulmasının sorunsuz işlemesi için
idari altyapı güçlendirilmeli ve organizasyon problemlerine odaklanılmalıdır. Aynı
zamanda çocuğu yargı dışında ele alacak, onarıcı adalete hizmet edecek
kurumlarla adaleti sağlamak amaçlanmalıdır.
Her çocuk eşit, özgür, mutlu ve onurlu bir yaşamın
hak sahibidir. Eskişehir Barosu Çocuk Hakları İzleme Komisyonu
olarak,
Çocuklara yönelik her türlü ihmalin, istismarın ve bunların meşrulaştırılmasına
dönük düzenlemenin karşısında olacağımızı ve çocuk haklarını her platformda dile
getirmeye devam edeceğimizi kamuoyuna beyan ederiz. Saygılarımızla.
ESKİŞEHİR BAROSU ÇOCUK HAKLARI İZLEME KOMİSYONU