Video Youtube'den açılmaz ise aşağıda Dailymotion'dan izleyebilirsiniz.
"SORUN AVUKATLIK YASASINDA DEĞİL BU YASAYI UYGULAMAMAKTA DİRENENLERDEDİR"
"Yeni" Avukatlık Yasası Taslak Metni Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürlüğünün resmi sitesinde kısa bir süre önce yayınlanmış ve Kanunlar Genel Müdürlüğünce " ilgili" olarak öngördükleri kurumlara , TBB ve Barolara gönderilmiş bu kapsamda görüş talep edilmiştir. Eskişehir Barosu olarak taslak metinle ilgili çalışmalarımız Adalet Bakanlığı ve TBB'ne gönderilecektir. Fakat taslak metnin bazı hükümleri mesleğimizi çok ciddi anlamda tehdit etmekte olup , bu hükümler karşısında lehe olan bazı düzenlemelerin de bir anlamı kalmayacağından, bu aşamada çok önemli gördüğümüz düzenlemelerle ilgili kurumsal tepkimizi kamuoyu ile paylaşma gereği duyduk.
Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürlüğünün Dağıtım listesi incelendiğinde, taslak metnin doğrudan TBB'ni, Baroları ve avukatları ilgilendirmesine rağmen Adli Yargı Komisyon Başkanlıklarından , Noterlerden , Hukuk Fakültelerinden sonra Baroların listede en sonda olması Barolara bakışın aslında ne olduğunu da göstermektedir. Bu bakış açısı maalesef taslak metne de yansımıştır.
Taslak metinde mesleğimizi tehdit eden çok ciddi hükümlerin ayrıntılarına geçmeden önce İzmir Urla'da TBB Yönetim Kurulu Üyesi ile TBB Çevre ve Kent Komisyonu üyesi avukatların 26 Nisan 2014 tarihinde maruz kaldıkları hukuk dışı uygulamayı kınıyoruz. 20 avukattan oluşan bir grup meslektaşımız görevleri kapsamında, kamuya açık olan SİT alanında inceleme yapmak ve hukuka aykırılıkları belirlemek için gittikleri yerde Savcılığın talimatı ile Jandarma tarafından 3 saat alıkonulmuştur. Görevi gereği bir suç işlediği iddia edilen avukatın Bakanlık izni ile sadece Savcı tarafından ifadesi alınabilir. İlgili Savcılığın talimatı ve Jandarmanın uygulaması hukuk dışıdır. Zihniyet bu olduktan sonra nasıl bir avukatlık yasası yaparsanız yapın sonuç değişmeyecektir. Önce zihniyetin, avukatlara bakışın değişmesi gerekiyor.
Mevcut Avukatlık Yasasının bazı eksiklikleri olduğunu kabul ediyoruz.Eksikliklerine rağmen mevcut hükümler tam olarak uygulansa bugün sorun olarak gördüğümüz bir çok husus çözülmüş olacaktır.Yani sorun yasada değil bu yasayı uygulamamakta ısrar edenlerdedir. Mevcut Avukatlık Yasasında " avukatlar yargının kurucu unsuru" ama uygulama bambaşka . Adliyeler'de cübbeleri yırtılarak ,yaka paça sürüklenen avukatları gördük..... Bir çok Adliye'de yargının diğer kurucu unsurlarının , giriş kapıları, asansörleri , otoparkları, yemek yeme alanları, kafeteryaları avukatlardan ayrıdır ve bu alanlara avukatlar giremez.......... Kısıtlı alanlarla ilgili avukatlar 2007' den beri mücadele veriyor.Vermeseydik bugün kısıtlı alanlara giremeyecektik............ Mevcut yasada ve AAÜT'de " asgari ücretin altında vekalet ücreti olmaz" diyor ama CMK'da 20 yıldır avukatların emeği sömürülüyor........ Savcılar halen yasaya açıkça aykırı bir yönetmeliğe dayanarak uzlaşma dosyalarını hukukçu olmayanlara veriyor......... Arabuluculuk yine büyük mücadeleler sonucu bugünkü halini aldı, ama yönetmelikle mülakatın getirilmesi kaygı verici ......... Mevcut yasamızda bilgi ve belge alma hakkımız var. Ama uygulama o kadar farklı ki adeta avukatlara çile çektiriliyor ve çoğu zaman klasik " Mahkemeden yazı getir " vekaletnamede özel yetki yok" "harç yatır " cevapları nedeniyle bu hakkımızı kullanamıyoruz...........
Kanun çok açık olarak Adliye'lerde Barolara yeteri kadar alan verilir diyor, ama çok büyük mücadele vermezseniz bu da mümkün değil. Mahkeme kurulacağı zaman ilk boşaltılan yerler Barolara ait olan odalardır............ Kanunun açık hükmüne rağmen avukatlar dosya incelemede halen çok sıkıntılı, vekaletiniz yoksa Savcılık dosyalarını inceleyemezsiniz, Mahkemelerde de tutanak tutulur......... Pek çok Mahkeme zabıt vermemekte direniyor........ Tekel hakkımıza aykırı uygulamalarla ilgili yapılan şikayetlerde 35. ve 63. maddelerin açık hükmüne rağmen takipsizlik kararı veriliyor.......... UYAP çok büyük mücadelelerle bugün " kerhen" ve "takdir yetkisi" ile kısıtlı olarak avukatların kullanımında , ama garantisi yok........... Kanun protokoldeki yerimizi çok açık olarak göstermiş , ama yine yasaya aykırı bir yönetmelik devreye giriyor, fiili durumumuz çok farklı ............
Bu sorunları saymakla bitiremeyiz. Peki tek sorumlusu 1136 sayılı Avukatlık Yasası mı ? Elbette hayır, yukarıda da belirttiğimiz gibi bu yasayı uygulamamakta direnenler var, yine avukatların biat edeceğini zanneden ve duruşma salonundan geri geri eğilerek çıkmasını " saygı" olarak gören zihniyet var ve elbette bu zihniyetin uygulayıcıları var.
Bizim mesleğimiz savunmanın yanında hak arama mesleği.Ama artık biz savunmayı savunmak zorunda kalıyoruz. Her gün hak aramamızın önüne engeller konulmakta. Oysa aradığımız haklar bize ait değil.Vatandaşlara ait.Yani aslında engeller onların önüne konuluyor. Dolasıyla " yeni" bir avukatlık yasasına ihtiyaç yoktur. Başta sınav olmak üzere sıkıntılı bazı hükümlerin değiştirilmesi ve yasayı uygulamamakta direnenlere getirlecek ceza-i yaptırımlarla sorun çözülebilir.
Taslak metin maalesef 1136 sayılı yasayı komple değiştiriyor, sistematik bozuluyor. "Yeni" yasaların çözüm olmadığı TCK, CMK,TBK,HMK'nın yürürlüğe girmesinden sonra anlaşıldı.Yeni bir Avukatlık Yasası da çözüm olmayacaktır.Bu hususu yukarıda belirtmiştik. Taslak metinde elbette lehe hükümler de var. Ama temel konularda mesleğimizi çok ciddi tehdit eden düzenlemeler lehe hükümleri de anlamsız kılıyor.
Taslak metindeki en sıkıntılı düzenleme avukatların Anonim ve Limited Şirket bünyesinde şirket kurabilmeleri ve şube açabilmeleri. Küresel sermaye yıllık 10 Milyar dolar olarak öngördüğü bu " sektörün"(!) peşinde. Yoğun baskılar, lobi faaliyetleri ile birlikte yabancı avukatlık faaliyeti ile paralel olarak taslak metin tam istedikleri gibi. Mesleğimizi kısa bir süre içinde yok edecek bu düzenlemeyi çok tehlikeli buluyoruz. Diğer taraftan avukatlar tacir değildir, ticaret yapmaz,yasaktır zaten . Oysa A.Ş. ve Limited Şirketler Ticaret Kanununa göre tacirdir. Bu şekilde Baro'ya olan bağlılıkta azalacaktır. Şirketler Ticaret Odasına kayıtlıdır.
Bu düzenlemeye paralel olarak Reklam Yasağı kaldırılmıştır. Mevcut yasada " Reklam Yasağı" kuraldır. Taslak Metinde maalesef " Reklam ve Tanıtım" kural haline gelmiştir. Her ilde şube açan çok büyük avukatlık şirketlerinin yapacağı reklam ve tanıtımlarla oluşacak haksız rekabet binlerce avukatlık bürosunun kapanmasına yol açacaktır.Büro açarken ikametgah aranmaması , Hukuk alanındaki Profesör,Doçent ve Yrd.Doçentlerin başkaca şart aranmaksızın avukat olabilmeleri ve bir avukatlık şirketinin ortağı olabilmeleri şirketleşme ve şubeleşmeye paralel hükümlerdir.
TBB'nin mevcut delege yapısının değiştirilmeye çalışıldığı görülmektedir. Öngörülen alternatif taslak metinler yasalaşırsa İstanbul , Ankara , İzmir gibi çok fazla avukatın bulunduğu Baroların delege sayısı 1/3 oranında düşmektedir. 100 üyesi olan Bir Baronun Başkan dahil 3 delegesi varken bunun 300 katı üye sayısı olan İstanbul Barosunun 30 delegesi olacaktır. Temsilde Adalet ilkesi ihlal edilmektedir. Ama asıl hedef 2017 yılındaki TBB seçimleridir.
Bugüne kadar onurlu bir görev olarak öngördüğümüz ve asla ücret almayı kabul etmeyeceğimiz Baro'daki görevlerimizin ücretli hale getirilmesi, 2014 yılındaki seçimlerin ertelenmesi biraz da taslak metnin mesleği yok edecek sert hükümlerinin saklanması , tepkilerin azaltılması amacını taşımaktadır. 2014 Ekim ayında seçimler yapılmalıdır. Hiçbir şekilde görevlerin ücreti olmasını kabul etmiyoruz.
Staj öncesi ve sonrası sınavın Adalet Bakanlığı veya ÖSYM tarafından yapılması kabul edilemez. Sınav TBB tarafından yapılmalıdır. Sınavın detaylarının Adalet Bakanlığınca çıkarılacak yönetmeliğe bırakılması çok tehlikelidir. Mülakatın yönetmelikte düzenlenmeyeceğini kimse garanti edemez. 50.000'e yaklaşan Hukuk Fakültesi öğrencilerinin " müktesep hak " (!) kavramının zorlanması ile sınavdan muaf tutulmasını kabul etmiyoruz. Böyle bir müktesep hak yoktur, olamaz.
Uzman avukatlık kabul edilemez. Hangi kritere göre uzmanlaşma olacağı belirsizdir. Meslek içi eğitim de dayatmadır. Baroların hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak görevi taslak metinde de devam etmesine rağmen Baroların sadece mesleki konularda dava açabileceğinin belirtilmesi çelişkidir. Barolar halkın avukatıdır. Son zamanlarda TBB ve Baroların açtığı ve sonuç aldığı davaların bu düzenlemede etken olduğu bir gerçek .Baroların hukuka aykırılığın giderilmesine katkıda bulunulmasını istememek gerçekten düşündürücüdür.
Taslak çok ayrıntılı. Meslektaşlarımızdan gelecek öneriler de gözetilerek tüm maddeler üzerinde görüşlerimizi kısa bir sürede TBB ve Adalet Bakanlığına ileteceğiz. Bu aşamada taslak metinde mesleğimizle ilgili tehlikeler içeren hükümlere karşı kurumsal tepkimizi meslektaşlarımız ve kamuoyu ile paylaşıyoruz.Saygılarımızla.
Av.Rıza ÖZTEKİN
ESKİŞEHİR BAROSU BAŞKANI