BAROLARI HÜKÜMET KARŞITI SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ OLARAK TANIMLAMAK POLİSİN KENDİSİNİ SİYASİ İKTİDARLA ÖZDEŞLEŞTİRDİĞİNİN GÖSTERGESİDİR
1- 3 Temmuz 2013 tarihli bazı basın yayın organlarında yer alan haberlerde, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün Gezi Parkı eylemleri nedeniyle gözaltına alınan 23 kişi hakkında düzenleyip savcılığa gönderdiği fezlekede, eylemlere katılan kişilerin "Hükümet karşıtı basın-yayın kuruluşları, gazeteciler, sivil toplum örgütleri, taraftar grupları ile sanat camiası mensupları ve marjinal gruplar tarafından kışkırtıldığı ve yönlendirildiği" öne sürülmüş, sivil toplum örgütleri içinde TMMOB, TTB, Ankara Tabip Odası ve Ankara Barosu da sayılmıştır.
Ankara Barosu, Ankara’daki eylemlerde polis tarafından yapıldığı iddia edilen orantısız güç kullanımı ile ilgili savcılığa bireysel suç duyurusu yapmak üzere kişileri teşvik etmekle suçlanmış ve hükümet muhalifi sivil toplum örgütü olarak gösterilmiştir.
2- Ankara’da, İstanbul’da ve yurdun pek çok yerinde gösteriler sırasında polisin barışçıl gösteri hakkını kullananlara karşı şiddet kullandığı, çok sayıda kişinin polis tarafından hedef gözetilerek atılan gaz bombaları sebebiyle kör olduğu, ağır şekilde yaralandığı, copla dövüldüğü, fiilen ve keyfi şekilde cezalandırıldığı her türlü delille sabittir. Emniyet güçlerinin kanunlara, Anayasa’ya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı şekilde davranışları, elbette bunu yapanların ve yaptıranların sorumluluğunu gerektirir.
3- Barolar, Avukatlık Kanunu’nun 76. maddesi uyarınca hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmakla görevlidir. Bu çerçevede, pek çok baromuz suç duyurusunda bulunmuş ve mağdur yurttaşlara da hukuki destek vermiştir.
4- Polis şiddetinin sorumluları hakkında gereğini yapmak yerine, bu şiddeti görmezden gelerek yasal haklarını kullanan yurttaşları ve yasal sorumluluğunu yerine getiren baroları suçlamak, tam bir sorumsuzluk örneğidir.
Öte yandan, polisin insan haklarına uygun davranmasını talep eden ve bu konuda takipçi olan baroları, “hükümete muhalif sivil toplum örgütü” olarak görmek ve mahkemeye sunulan bir fezlekeye bu ifadeyle yazmak, toplumsal olaylara müdahale eden emniyet görevlilerinin bakış açılarını da ortaya koymaktadır. Polisin görevi siyasi iktidardan farklı düşünenleri bastırmak ve cezalandırmak değil, barışçıl gösteri hakkını kullananların en ufak bir zarar görmesini dahi önlemek olmalıdır. Oysa rapora yansıyan bu ifade, bu raporu yazanların kendilerini siyasi iktidarla özdeşleştirdiğini göstermektedir.
Unutulmamalıdır ki; yürütme erkinin bir unsuru olan polisin görevi, olay ve olguları yorumlayıp suç icad ederek yargıyı yönlendirmek değil, bunları olduğu gibi Cumhuriyet Savcılığına aktarmaktır. Olay ve olguların yorumu ve nitelendirilmesi görevi münhasıran yargı organlarına aittir.
Bütün bu nedenlerle, açıklamaya konu fezlekede yer alan hukuksal dayanaktan yoksun iddia ve ithamlar itibar edilebilirlikten uzaktır.
5- Türkiye Barolar Birliği ve barolar yaptıkları açıklamalarda, Emniyet Müdürlüğü fezlekesinde sergilenen sorumsuzluğun tam aksi şekilde ve büyük bir sorumluluk bilinciyle davranmışlar, polis teşkilatını kurumsal olarak yıpratmaktan itinayla kaçınmışlar ve polis ile halk arasına nefret duvarı örülmesine engel olmaya çalışmışlardır.
6- Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün fezlekesi ise kurumları hedef alan ve kendi teşkilatına mensup kamu görevlilerinin kusurlarını ve suçlarını görmezden gelen bir anlayışın ürünüdür. Bu fezlekeyi hazırlayanlar çok iyi bilmelidir ki, polis teşkilatını yıpratan; şiddet uygulayan emniyet görevlilerinin tesbit edilerek gereğinin yapılmasını isteyenler değil, sorumluluğu olan emniyet görevlilerini koruyanlardır.
Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün bu anlayıştan derhal vazgeçmesi, emniyet teşkilatının ve fedakarca görev yapan binlerce polisin üstün menfaati gereğidir.
Sonuç olarak, İçişleri Bakanlığı’nca ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nce, bu fezleke sebebiyle Türkiye Barolar Birliği'nden ve tüm barolardan derhal özür dilenmeli; sorumsuzca baroları hedef alanlar hakkında adli ve idari işlemler biran önce başlatılmalıdır.
Bu husus tarafımızca yakından ve kararlılıkla takip edilecektir.
Saygılarımızla.
Avukat Metin Feyzioğlu
Türkiye Barolar Birliği Başkanı