“…İTHAL AVUKAT İSTEMİYORUZ, AVUKATLIK MESLEĞİNİN = SAVUNMANIN YOK EDİLMESİNE TÜRK AVUKATLARI OLARAK MÜSAADE ETMEYECEĞİZ…”
Bakanlar Kurulunca çıkartılan 17 Ocak 2013 tarih, 28531 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “...Serbest Avukatlardan Hizmet Alınmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik...” hükümlerine göre yabancı Avukat veya Avukat ortaklıkları genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ve özel bütçeli idareler ile Avukatlık sözleşmesi yaparak Türkiye’de Avukatlık faaliyeti yapabileceklerdir. Yani kamu kurum ve kuruluşları sanki Türk Avukatların sayısı yeterli değil gibi Türk Avukatların yanında yabancı Avukat ortaklıklarından veya yabancı Avukatlardan üstelik Türkiye’de hukuki yardım alacak bunun için sözleşme yapabileceklerdir. Kamu Kurum ve Kuruluşlarımızı üstelik kendi ülkemizde yabancı Avukat ortaklıklarının veya yabancı Avukatların temsil etmesi asla kabul edilemez.
Yönetmeliğin dayanağı olarak gösterilen 659 sayılı KHK’nin 5.ve 16. maddelerinde yabancı Avukat ortaklıkları veya yabancı Avukat ibaresi yoktur. 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 3/a maddesine göre Avukatlığa kabul için Türk Vatandaşı olmak gerekmektedir, 44- B) maddesinde istisna olarak yabancı Avukat ortaklıklarının (bireysel olarak yabancı Avukatlar yok) yabancı sermayeyi teşvik mevzuatı ile sınırlı olarak yabancı hukuklar ve milletlerarası hukuk konularında sadece danışmanlık hizmeti verebileceğini düzenlemiş, danışmanlık dışında Türk Avukatlarının yararlandığı ve kullandığı diğer hak ve yetkileri kullanmalarına izin verilmemiştir.
Yönetmelik, belirttiğimiz maddeler nedeniyle açıkça kanuna aykırıdır. Oysa yönetmelikler kanuna ya da KHK’ye dayanılarak çıkartılabilir. Kanuna aykırı, kanundaki düzenlemeyi genişleten, değiştiren yönetmelikler çıkartılamaz, çıkartılırsa yargısal denetim ile iptal edilmelidir. Yani yönetmeliklerin maddi anlamda yasa gibi hükmü ve etkisi olamaz.
Ama bu, Hukuk Devletinin anlamını yitirmediği, yargının, yasama ve yürütmenin etkisi altında olmadığı, yani Kuvvetler Ayrılığının Anayasamızda öngörülen şekilde uygulandığı durumlarda söz konusu olabilirdi. Maalesef son 10 yılda birçok yönetmelik yasa hükmünü değiştirmiş, genişletmiş, yargısal denetimler de istenen sonuçları vermemiştir. Yürütmenin işini zorlaştırmayacağız anlamına gelen açıklamalar yapan bir Danıştay Başkanının olduğu ülkede aksi de düşünülemez. Buna rağmen yasaya açıkça aykırı olan yönetmeliğin ilgili hükümlerine karşı Eskişehir Barosu olarak yürütmeyi durdurma talepli dava açacağız.
Satılacak çok az şey kaldığından en son köprülerin kullanım hakkını satan, kıyılarımızı dahi satabilmek için yasa çıkartan, şimdilerde köylünün tarlasının altındaki yer altı suyuna göz dikip satmayı düşünen ve en acısı tarım arazilerini dahi yabancılara satmak için Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarına rağmen yasa çıkartan ve sonrasında her karışı şehit kanlarıyla sulanmış kutsal vatan topraklarını pahalı reklamlarla, kampanyalarla satmaya çalışan ve ülkeyi her yönüyle komple küresel sermayeye teslim eden adeta kendi ülkemizde kiracı gibi olmamızı sağlayan zihniyetin KAMU İDARELERİNİN AVUKATLIĞINI VE DOLAYISIYLA ÜLKENİN HUKUKUNU, BİR GÜN YABANCILARA “HİZMET SATIN ALMA” ADI ALTINDA TESLİM EDECEĞİ VE BAĞIMSIZLIĞIMIZA EN BÜYÜK DARBEYİ VURACAĞI BEKLENEN BİR GELİŞMEDİR.
Ulus Devlet niteliğinin yitirildiği yerde Hukuk Devletinden de söz edilemez. Emperyalizmin ve Kapitalizmin önündeki en büyük engel de demokratik, güçlü bir ULUS DEVLETTİR. Atatürk, (sanki bu günleri görerek) 1920’lerde “ …adalet gücü bağımsız olmayan bir milletlin devlet halinde varlığı kabul olunamaz…” diyerek Hukuk Sistemine, Adalet Teşkilatına egemen olmayan yani Milli Hukukunu oluşturmayan bir milletin Ulus Devlet olamayacağını belirtmiştir. Milli Hukuk da ancak ve ancak Türk Avukatları, Yargıcı ve Savcısı ile sağlanabilir. Görüldüğü gibi iktidar sadece Atatürk’ü rehber alsa yeterlidir. Ama aksini yaptığı ve daha da ileri giderek Atatürk’ü zihnimizden ve kalplerimizden silmeye çalıştığı tartışmasızdır.
Türk ve Türk Milleti kelimesine tahammül edemeyip yasalardan ve Anayasa’dan çıkarmak isteyen bir zihniyetin Türk Hukuk Sistemini de Türk Avukatlara yani bizlere bırakmak istememesine şaşırmıyoruz. Sırada yabancı yargıç ve savcı var mıdır? bilemiyoruz.
Ama henüz her şey bitmemiştir. Baroları, 80.000 Avukatı ile çok büyük bir güç olan savunmanın temsilcileri Türk Avukatları olarak Türk Hukuk Sistemini, savunmayı asla emperyalistlere, küresel sermayenin temsilcilerine teslim etmeyeceğiz. Zafer her zaman direnenlerin olmuştur.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur. 18 Ocak 2013
Av. Rıza ÖZTEKİN
ESKİŞEHİR BAROSU BAŞKANI