BASINA VE KAMUOYUNA
22 Nisan 2014 tarihinde Eskişehir’de öldürülen Nuray YILDIZ kadın cinayetlerinin bir türlü durdurulamayan bir ölüm dalgasına dönüştüğünü bir kez daha gösterdi bizlere. Güpe gündüz sokak ortasında meydana gelen bu cinayet sonrasında yine kadının boşanmış olması, katille olan münasebeti gibi ayrıntılar haberlerde yer aldı. Haberlerde yer almayansa kadın cinayetlerinin önlemesine yönelik toplumsal mesaj, katilin teşhir edilmesi ve ayıplanmasıydı.
Nuray YILDIZ 2014 yılı kadın cinayetleri istatistiklerinde bir rakama dönüştü.
2013 yılı kadın cinayetleri istatistiklerinde ise 237 kadın isimsizce bir rakam olarak karşımızda duruyor. Kadın cinayetlerinin en fazla yaşandığı ilk beş il olan İstanbul, İzmir, Diyarbakır, Antalya ve Gaziantep ise bir başarıyla değil ölüm sayılarıyla anılıyor.
2013 yılında öldürülen 237 kadının, 25'i koruma talep etmiş ve 18'i koruma alabilmişti. Bunun dışında kalanlar ise ya başvuru yapmış ama koruma alamamış ya da koruması o öldükten sonra verilmişti.
Yapılan başka bir araştırmada şiddet mağduru kadınların %88 gibi büyük çoğunluğunun koruma kararlarının kendilerini koruyacağına inanmadıklarını ve bu gerekçeyle adli mercilere başvurmadıkları ortaya çıktı. Devlet tarafından yasa ile kurulan ve resmi bir kurum statüsündeki 'Şiddet Önleme Ve İzleme Merkezleri' kadınların ulaşımına uzak, kadına yönelik şiddeti önlemekten ziyade aileyi korumayı hedefleyen birer irşat kurumuna dönüştü.
Basın ve ana haber bültenlerinde yer alan haberlerden de görmekteyiz ki; ülkemizde kadına yönelik şiddet normalleştirilmekte, aileyi korumak adına kadına yönelik şiddet fiillerinin yargılandığı davalarda şiddet uygulayanlara haksız tahrik indirimleri uygulanmakta, mahkemeler şiddet mağdurlarına koruma kararları vermekte isteksiz davranmakta, her şeye rağmen alınan koruma kararları uygulanamamaktadır. Kısacası ülkemizde kadınlar yine yok sayılmakta, yine görülmemektedir. Çünkü egemen anlayışa göre kadınlar ancak aile ile var olabileceklerdir.
Milletvekili Ayla Akat Ata, Adalet Bakanlığından 2008'den başlayarak son 6 yılda öldürülen kadın sayısını, bunlara ilişkin kaç dava açıldığını, bu davaların kaçı için yargılama sürecinin devam ettiğini, kaç kişinin yargılandığını, kaç kişinin ne ceza aldığını ve kaç kişinin ceza indiriminden yararlandığını sormuş ancak bakanlık “soru önergesine konu edilen hususlarda ve talep edilen ayrıntılarda Bakanlığımızda istatistiki bilgi bulunmamaktadır” demiştir. Yani Bakanlık devlet tarafından korunamayan kadınların ölmeleri sonrasında onların istatistiğini de tutmamaktadır.
Bakanlık tarafından tutulmayan istatistik kadın örgütleri ve basın kuruluşları tarafından tutulmaya çalışılmaktadır. Vatan gazetesinin verilerine göre 2008-2012 arasında 5 yılda öldürülen kadın sayısının yaklaşık 700 olduğu, kadın cinayetlerinin yüzde 40'ının kocaları, yüzde 16'sının aile meclisi ya da akrabalarından biri tarafından, geri kalanının ise eski kocaları, babaları, sevgilileri gibi yine tanıdıkları erkekler tarafından gerçekleştirildiği ortaya çıkmıştır.
Hala günde ortalama 5 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü bir toplumda devletin koruyucu önlemleri en etkili biçimde alması ve yargı erkinin davalarda kadın katliamlarını önleyecek nitelikte kararlar alma gerekliliği açıkça ortadadır. Bizler Eskişehir Barosu Kadın Hukuku Komisyonu üyeleri olarak kız kardeşimiz olarak gördüğümüz Nuray YILDIZ’ı, kadına yönelik şiddete karşı yürüttüğümüz mücadelemizde saygı ile andığımızı kamuoyuna duyururuz.
ESKİŞEHİR BAROSU KADIN HUKUKU KOMİSYONU
ADINA AV.PINAR ÇELİK ARPACI